Tevhid Kitap
Kategori :

Cezaevinden Sorular

Açıklama :

 

Tüketim Çılgınlığı Hakkında Bize Nasihat Eder Misiniz? Halis Hoca (Ebu Hanzala)
Diğer sosyal medya hesaplarımızdan yayınlamadığımız özel paylaşımlarımızdan güncel olarak haberdar olmak için linke tıklayarak WhatsApp hattımıza abone olabilirsiniz;
https://bit.ly/2xHiHzN

Soru: Hocam! Kendimde ve çevremde aşırı harcama (tüketim çılgınlığı) ahlakı görüyorum. Bize nasihat eder misiniz?

Kardeşimizin "aşırı harcama", genelin "tüketim çılgınlığı" demeyi tercih ettiği gerçekliğe İslam; "israf ve saçıp savurma/tebzir" demiştir:

"Ve yiyiniz, içiniz, israf etmeyiniz. (Çünkü) O, israf edenleri sevmez." (7/A'râf, 31)

"Yakın akrabaya, miskine/ihtiyaç sahibi yoksula, yolda kalmışa hakkını ver, malı saçıp savurma. (Çünkü) saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridirler. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür." (17/İsrâ, 26-27)

İsraf; çoğunlukla harcamada aşırılık anlamında kullanılsa da kişinin yaptığı herhangi bir işte haddi aşması demektir. Bazı dilciler, haddi aşma (ifrat) anlamının yanı sıra bir şeyi gereği gibi yapmamanın da israf olduğunu söylemiştir. Şer'i kullanıma baktığımızda israfın, şer'i sorumluluğa karşı fiilde aşırılık veya fiilde gevşeklik göstermek olduğunu görürüz. Örneğin Rabbimiz; sapkın cinsel yönelimlere sahip olmayı, kısas uygularken haddi aşmayı, hicret etmeyip Mekke'de kalmayı, harcamada sınırı aşmayı, azgınlıkta sınırı aşmayı, israf ve türevi kelimelerle ifade eder.

Buna binaen; söz, düşünce ve davranışta ölçüsüzlük israftır ve israf, asi kulların ahlakıdır. Başta harcama olmak üzere söz, düşünce ve davranışta ölçülü olmak ise Rahman'ın kulları olan seçkin insanların davranışıdır:

"Onlar, harcadıklarında israf ve cimrilik etmez, bu ikisi arasında (dengeli) bir yol tutarlar." (25/Furkân, 67)

İsraf ahlakından sakınmak için öncelikle şer'i sınırları öğrenmek zorundayız. Malımızı harcarken "Allah'ın (cc) malıma koyduğu sınır nedir?" sorusunu sormalıyız. Aksi hâlde şeytan devreye giriyor, malımızı dilediğimiz gibi harcayabileceğimizi, yani "tebzir" yapmamızı salık veriyor, ne yazık ki biz de onu dinliyoruz…

"Yakın akrabaya, miskine/ihtiyaç sahibi yoksula, yolda kalmışa hakkını ver, malı saçıp savurma. (Çünkü) saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridirler. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür." (17/İsrâ, 26-27)

Tüketim (Me)deniyeti Kapitalist Cahiliye!

Sürekli hatırlattığımız bir gerçeği tekrar zikredelim: Cahiliye bir zaman diliminin unvanı değildir. Cahiliye; ölçülerini vahiyden almayan ve İlahi yasalarla hükmetmeyen bütün düzenlerin adıdır. Bugün cahiliye, "kapitalizm" olarak hüküm sürmektedir. Yani sermayenin, müstekbir ve mütreflerin mustazaf yığınlara tahakküm etmesidir. Kapitalizm; dinarın ve dirhemin, doların ve euro'nun ilah edinildiği, tek kutsalın biraz daha fazla kâr etmek olduğu, mabedinin bankalar ve alışveriş merkezleri olduğu modern bir dindir.

Kapitalist cahiliye, para kazanmak icin "satmak"; satabilmek için de israf, tebzir ve tüketim ahlakını yaygınlaştırmak zorundadır. Bu sebeple insanlık tarihinin şahit olduğu en çirkin projeyi hayata geçirmiştir. Sosyal bilimlerden yararlanarak bireyin (psikoloji) ve toplumun (sosyoloji) davranış kodlarını çözmüştür. İnsanın davranışlarına yön veren etkenleri çözümledikten sonra, sayısız deney yaparak bu etkenleri kullanmayı ve bireyi/toplumu yönlendirmeyi öğrenmiştir. Kapitalist mekanizma kabaca şu şekilde işlemektedir:

Öncelikle ölçüsüzce, ihtiyaç fazlası üretim yapılmaktadır.

Reklamlar aracılığıyla insanın o ürüne ihtiyacı olduğu algısı oluşturulmaktadır.

Fahşa ve münker mikrobunu taşıyan ünlüler eliyle, o ürünün hem bir ihtiyacı karşıladığı hem de kişiyi benzerlerinden farklı ve üstün kıldığı gösterilmektedir.

"İndirim" yalanı adı altında ve kişiye kendine ait olmayan parayla (kredi kartı) alışveriş imkânı sunulmakta, alışveriş kolaylaştırılmaktadır.

Tüketim Çılgınlığının Habis Meyvesi: Marka Takıntısı
Tüketim çılgınlığına savrulan insanların bir diğer problemi marka takıntısıdır. Zira kapitalizmin insi şeytanları markayı salt etiket olmaktan çıkarmış, insana üstünlük ve statü kazandıran bir "değer" hâline getirmiştir. Belli markalar kullanıldığı zaman kişiyi benzerlerinden üstün kıldığı vehmi, bir mikrop gibi saçıp savuranların kalbine nüfuz etmiştir. Aksi hâlde asgari ücretle çalışan bir mustazafın, maaşının dört katı fiyata bir telefon kullanması nasıl izah edilebilir? Bir insan, hangi akılla onda bir kapasitesini bile kullanamadığı, adını dahi doğru telaffuz edemediği bir cihaza tüm emeğini yatırır?...

Yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
19:37
0:33
21:14
01.32
Cezaevinden Sorular
699 views   2020-06-18
05.15
21:14
23:22
Cezaevinden Sorular
2831 views   2020-08-25
31:08
Cezaevinden Sorular
653 views   2020-08-25
18:06
25:45
15:03
Cezaevinden Sorular
1724 views   2020-11-16
32:04