Mealinizde tahrif var diyenlere ne söylemek istersiniz? sorusuna Halis Hoca Ebu Hanzala cezaevinden yazdıkları ile cevap veriyor.
Diğer sosyal medya hesaplarımızdan yayınlamadığımız özel paylaşımlarımızdan güncel olarak haberdar olmak için linke tıklayarak WhatsApp hattımıza abone olabilirsiniz;
https://bit.ly/2xHiHzN
“Meal çalışmanızda "Allah'ın yüzü" sıfatını tevil etmiş, Ehl-i Sünnet Mezhebi'nin dışına çıkmışsınız.” diyenlere ne söylemek istersiniz?
Yüce Allah’ın isim ve sıfatları tevkifîdir. Yani; naslarda Allah (cc) için sabit olan sıfatları kabul eder,
Rabbimiz için ispat ederiz. Bununla birlikte O’nun sıfatlarının, tüm kemal sıfatlara sahip ve tüm eksikliklerden münezzeh olduğunu söyler, zatını (cc) ve sıfatlarını hiçbir şeye benzetmeyiz.
Buna binaen; yüce Allah vech/yüz kelimesini zatı için ispat ettiği için biz de ispat eder; “O’nun (cc)
kendi şanına yakışır yüzü vardır.” deriz. Örnek olarak şu ayetin mealine bakabiliriz:
“Doğu da batı da Allah’ındır. Ne tarafa yönelirseniz Allah’ın yüzü oradadır. Şüphesiz Allah (ihsanı ve lütfu bütün varlığı kuşatacak kadar geniş olan) Vâsi’ ve (her şeyi bilen) Alîm’dir.” (2/Bakara, 115)
Bununla beraber; bir sıfatı Allah’a (cc) ispat ettikten sonra O’nun farklı tecellilerini zikretmek tevil değildir. Zira tevil; gerektirici bir delil olmaksızın lafzın, zahirini asla uygun olmayacak şekilde açıklamaktır.
Örneğin biri; “Yüz bir organdır, Allah organdan münezzehtir, bu sebeple ayetlerde geçen yüz, Allah’ın sıfatı değildir, kasıt şu veya budur.” dediğinde “fasid tevil”e düşmüş ve bir sıfatı inkâr etmiş olur. Ancak biri, “ ‘Yüz’ yüce Allah’ın sıfatlarından bir sıfattır.” der ve sonra onun tecellilerinden haber verirse bu, tevil değil, açıklamadır. Mühim olan, yapılan açıklamanın Kur’ân, Sünnet, Selef, dilde bir karşılığının olması ve yüce Allah’ın zatı için ispat ettiği bir sıfatı inkâra sebep olmamasıdır.
Rahmet sıfatı üzerinden konuyu açıklayayım: Biri dese ki; “Rahmet, acıma duygusudur. Acımak ise bir zaaftır. Yüce Allah zaafa/eksikliğe delalet eden sıfatlardan münezzehtir. Rahmetten kasıt O’nun kullarına ikramda bulunması; günahlarını affedip salih amellerini çoğaltmasıdır.” Bu; fasit bir tevil ve bir sıfatın inkârıdır. Bir başkası dese ki; “Rahmet, yüce Allah’ın sıfatlarından bir sıfattır. Onun kullarına merhameti; günahlarını çokça bağışlaması, salih amellerine fazlasıyla karşılık vermesi, onları sevip korumasıdır.” Bu, yüce Allah’ın isim ve sıfatlarıyla O’na dua etmektir, kulluktur. O’nun isim ve sıfatlarının farklı tecellilerini açıklamaktır.
Zannediyorum, sıfatı tevil ederek inkâr etmek ile sıfatı kabul ederek açıklamak arasındaki fark anlaşılmıştır. Buradan vech/yüz sıfatına gelecek olursak şunu söyleyebilirim: Ehl-i Sünnet âlimleri, vech sıfatının Allah’a (cc) ait olduğunu kabul etmiş ve ona birsıfat olarak iman etmişlerdir. Bununla birlikte vech kelimesine farklı siyaklarda farklı anlamlar vermişlerdir. Bu, onların bir yerde vechi sıfat kabul edip başka bir yerde tevil etmelerinden değildir. Bu; vechi bir sıfat olarak kabul ettikten sonra, farklı bağlamlarda onun farklı tecellilerini açıklamalarındandır. Bunu biri muhaddis, diğeri hem muhaddis hem de müfessir olan iki âlimden örnek vererek açıklayacağım:
İmam Buhari (rh) Sahih’ini, tevhid meselelerini ele aldığı “Kitabu’t Tevhid” bölümüyle sonlandırmıştır. 2. babtan itibaren yüce Allah’ın isimlerini ve sıfatlarını ele alır. Yüz/vech sıfatını da 16. babta ele almıştır. Der ki İmam Buhari: Allah’ın, “Allah’ın yüzü hariç her şey yok olacaktır.” sözü hakkındaki bab:
“De ki: ‘O, size üstünüzden ve ayaklarınızın altından bir azap göndermeye ya da sizleri (farklı ve zıt düşüncelere sahip) gruplara bölüp bir kısmınıza diğer bir kısmınızın baskı ve sıkıntısını tattırmaya kâdirdir.’ ” (6/En’âm, 65) ayeti indiğinde Allah Resûlü (sav) , ‘Senin yüzünle sığınırım.’ dedi. ‘Ayaklarınızın altından (azap göndermeye kadirdir).’ (6/En’âm, 65) deyince Nebi (sav) , ‘Senin yüzünle sığınırım.’ dedi. ‘Sizi gruplara bölmeye (kadirdir).’ (6/En’âm, 65) dediğinde Nebi (sav) , ‘Bu (önceki ikisinden) daha kolaydır.’ buyurdu.
Görüldüğü gibi İmam Buhari burada vechi/yüzü bir sıfat olarak ispat etmiş; hem konu bütünlüğü,
hem bab ismi, hem de zikrettiği hadiste inancını ortaya koymuştur.
Aynı İmam Buhari, Sahih’in tefsir bölümünde, Kasas Suresi’ne ayırdığı 28. babta şöyle demiştir:
“ ‘Allah’ın yüzü hariç her şey yok olacaktır.’ Yani mülkü hariç (her şey yok olacaktır).
Denilir ki; Allah’ın yüzü umularak yapılanlar hariç (her şey yok olacaktır) .”
...
Küfrün Karanlıklarından, Vahyin Aydınlığına…