Silivri Cezaevinde Yaşananlar Hakkında Ne Söylemek İstersiniz? | Halis Hoca (Ebu Hanzala)
Diğer sosyal medya hesaplarımızdan yayınlamadığımız özel paylaşımlarımızdan güncel olarak haberdar olmak için linke tıklayarak WhatsApp hattımıza abone olabilirsiniz; https://bit.ly/2xHiHzN
Allah'ın adıyla.
Allah'a hamd, Resûl'üne salât ve selam olsun.
Es-Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuhu,
Tüm kardeşlerimin avf ve afiyet içinde olmasını umuyor, her biri için Rabbimden dünya ve ahiret iyiliği talep ediyorum. O'na (cc) sonsuz kere hamdolsun ki ben iyiyim, afiyetteyim. Yüce Allah'ın sayısız nimeti arasında sayılı musibet yaşıyor ve O'nun (cc) hükmüne yine O'nun (cc) yardımıyla sabrediyorum. Hamd, şükür ve minnet O'nadır (cc).
Müsaadeniz olursa yaşanan son hadiseler üzerine birkaç söz söylemek istiyorum. Bizler İslam'ı seçtiğimiz gün; kime teslim olacağımızı ve irademizi kime teslim edeceğimizi seçmiş olduk. Zira İslam, teslimiyettir! Bizler Ed-Deyyân olan Allah'ın dinini din kabul ettiğimiz gün; kimin boyunduruğu altına gireceğimizi ve kimin hükümleri karşısında zilletle boyun eğeceğimizi kabul etmiş olduk. Zira din, boyunduruk altına girmek ve teslim olmaktır!
Bugün tercih ve kabullerimizden imtihan ediliyoruz. İrademizi teslim almak isteyen; her şeyimizle kendilerine teslim olmamızı buyuran; verdikleri hükme ve ettikleri zulme zilletle boyun bükmemizi isteyen; biz Allah'ın (cc) kullarını kendilerine kul/maraba gören bir düzenle karşı karşıya bulunuyoruz.
Bu sistem kendini Allah'ın (cc) yerine koyuyor; Firavun düzeninde olduğu gibi, "rablik" ve "ilahlık" iddiasında bulunuyor. Sokaktan işyerine, evden aile ilişkilerine, bireysel tercihlerden çocuk eğitimine... her şeye ama her şeye müdahale ediyor. Çocuğunuzu onların belirlediği sisteme göre eğiteceksiniz. Evinizin yatak odasını onların belirlediği mimari ölçülere göre inşa edeceksiniz. Onların uygun gördüğü sayıda çocuk yapacaksınız. İş yerinizin duvarlarını dahi onların yönetmelik ve tüzüklerine göre dizayn edeceksiniz. Bir din/mezhep seçecekseniz bu, millî güvenlik için risk oluşturmayan, yerli ve millî, yetkililerin onayından geçmiş bir din/mezhep olacak. Size bir ceza mı verildi, "Şeriatın (!) kestiği parmak acımaz." diyecek ve evinizde öylece oturacaksınız. Diyelim ki işkenceci birinin biti kanlandı, yanına da kendi gibi otuz-kırk işkenceci aldı ve hücrenize dalıp bir kardeşinize saldırdı; odanızın kapısını kapatacak, duymayacak, görmeyeceksiniz... Muhtemelen evinde erkeklik yapamadığı için suni erkeklik gösterileri yapan, cami duvarına işeyen o işkenceciye bir de "ağam, paşam" çekecek, karısına yapamadığı erkekliği size yapmasına müsaade edeceksiniz. Çünkü sisteme kul olmak -onlar "vatandaş" demeyi tercih ediyor- ancak sorgulamadan, mutlak teslimiyetle mümkün…
O kadar alışmışlar ki toplumu sindirmeye; yaptıklarına misliyle karşılık verilince şaşırıyor, "Şimdi ne oldu ki, niye bize saldırdınız?" diye tepki gösteriyor, sizi suçluyorlar. Ayrıca yapılanın yasaya aykırı olduğunu hatırlatmayı da ihmal etmiyorlar. Yasa! Hani şu acıkınca afiyetle yenen şey!
Hayır! Allah'a yemin olsun ki; teslim olmayacağız. Zulme sessiz kalmayacağız. Tüm putperest şirk düzenlerine başkaldırıp, orta yaş bunalımındaki işkencecilerin cami duvarına işemesine müsaade etmeyecek, okyanusları geçtikten sonra derede boğulmayacağız. İslam'ın meşru gördüğü her yola tevessül edecek, zalimin zulmüne misliyle mukabelede bulunacağız. Allah (cc) aramızda nihai hükmünü verene dek sabredeceğiz; ancak asla zillete razı olmayacağız. Sabrın zillet olmadığını bize öğreten Rabbimize hamd ve şükür olarak, herkese hak ettiği muameleyle karşılık verecek; suçlu günahkârlara susarak, görmezden gelerek, odalarımızın ve vicdanlarımızın kapısını kapatarak destek olmayacağız!
İslam'ın öğretilerinde olduğu gibi iyiliğe iyilikle; zulme, şerre ve kötülüğe misliyle karşılık vereceğiz. Ne emniyette ne adliyede ne de zindanda, Allah'ın (cc) yaratırken bahşettiği insanlık onurunu ve hidayet ederken lütfettiği tevhid izzetini çiğnetmeyeceğiz. Meydanı boş bulunca esip gürleyen; emniyette, adliyede ve zindanlarda yılışan ahlaksızlar gibi çürümeyecek, adileşmeyeceğiz.
Lideri için dünyayı yakan, diğer fertleri için zılgıt çekmeyi marifet sayan emperyalizmin mayın katırları gibi de olmayacağız. En küçük kardeşimizden başımızdaki hocaya kadar, her kardeşimiz için aynı hassasiyeti göstereceğiz. Karşımıza geçip "Bugüne kadar sana saygısızlık yapan mı oldu?" diyen rüşvetçilere ısrarla ve usanmadan "Bu davanın temsilcisiyle en alttaki ferdi arasında fark yoktur!" demeyi sürdüreceğiz, inşallah...
Silivri Cezaevinde Yaşananlar Hakkında Ne Söylemek İstersiniz? başlıklı yazıyı Tevhid Dergisi’nden okumak için tıklayınız:
https://bit.ly/2G3C9ek