1026
Tevhid Dergisi 85. sayısında yayınlanan Halis Hoca'mızın (Ebu Hanzala) yazısı Onlar Kafirler Hakkında İnen Ayetleri Müminlere Uyguladılar Sözünün Kapsamı Nedir? cezaevinden soru cevap olarak sesli makale şeklinde yayınlanıyor.
Diğer sosyal medya hesaplarımızdan yayınlamadığımız özel paylaşımlarımızdan güncel olarak haberdar olmak için linke tıklayarak WhatsApp hattımıza abone olabilirsiniz; https://bit.ly/2xHiHzN
Hocam! Abdullah b. Ömer (ra), Hariciler hakkında şöyle diyor: "Onlar kafirler hakkında inen ayetleri müminlere uyguladılar." Buna binaen bazıları ayet okuyarak "Ben Müslümanım" diyenleri tekfir edene harici diyorlar. İbni Ömer'in (ra) böyle bir sözü var mıdır? Varsa nasıl anlamalıyız? Allah (cc) ilminizi arttırsın…
Sorunuza maddeler halinde cevap vermek istiyorum:
a. Bu söz Abdullah b. Ömer'e (ra) aittir. İmam Buhari (rh) ondan muallak/senedsiz rivayet etmiştir.1 Taberi (rh) Tehzibu'l Asar'da rivayeti senediyle birlikte zikretmiştir, sahihtir.
b. Selef büyüklerinin fırkalarla ilgili sözlerini doğru anlamak için bir usule ihtiyacımız vardır. Söz konusu fırkanın ayırıcı özelliği nedir ve bu sözün söylendiği ortamda nasıl bir tartışma yaşanmıştır?
Cabir (ra) insanlara ahiret sahnelerinden birini anlatır. O sırada mecliste kendi ifadesiyle haricilik bulaşmış Yezidu'l Fakr vardır. Cabir (ra) Müslim olan cehennemliklerin bir müddet yandıktan sonra cehennemden çıkacağını anlatır. Yezidu'l Fakr şöyle itiraz eder:
"Ey Resûlullah'ın ashabı! İnsanlara neler anlatıyorsunuz böyle! (Sen insanların cehennemden çıkacağını söylüyorsun, ama) Allah şöyle buyuruyor:
'Rabbimiz! Şüphesiz ki sen, kimi ateşe sokmuşsan onu rezil etmiş/alçaltmışsındır. Zalimlere hiçbir yardımcı yoktur.' (3/Âl-i İmran, 192)
Yine O şöyle buyuruyor:
'Fasık olanların barınağı ise ateştir. Oradan her çıkmaya çalıştıklarında geri çevrilirler. Ve onlara denir ki: 'Tadın (bakalım) yalanladığınız azabı.' ' (32/Secde, 20)
Bu rivayette ne görüyoruz? Cabir (ra), Allah Resûlü'nden (sav) duyduğu ve tamamen gaybi bir konu aktarıyor. Müslim olan birinin, işlediği günahlar sebebiyle cehenneme girse de, bir müddet cezasını çektikten sonra çıkacağını rivayet ediyor. Yezidu'l Fakr ise iki ayet okuyarak bu anlayışa itiraz ediyor. Oysa okuduğu her iki ayet de, iman etmeyen kâfirler hakkında… "
Rabbimiz! Şüphesiz ki sen, kimi ateşe sokmuşsan onu rezil etmiş/alçaltmışsındır. Zalimlere hiçbir yardımcı yoktur. Rabbimiz! Şüphesiz ki biz: 'Rabbinize iman edin!' diye imana davet eden bir davetçiyi işittik ve iman ettik. Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve Ebrar olanlarla (çokça iyilik yapanlarla) beraber canımızı al." (3/Âl-i İmran, 192-193)
Cabir (ra) ona Kur'ân okuyup okumadığını soruyor. Okuduğunu öğrenince, Makam-ı Mahmud'u bilip bilmediğini soruyor. Makam-ı Mahmud'dan kastı şu ayettir:
"Geceden (bir vakit), sana özel bir nafile olarak (Kur'ân'la) teheccüd namazı kıl. Umulur ki Rabbin seni Makam-ı Mahmud'a/Övülmüş Makam'a çıkarır." (17/İsrâ, 79)
Allah Resûlü'nün (sav) bu makamla şefaat edeceğini ve müminlerin cehennemden çıkacağını haber veriyor…
İşte ashabın haklarında konuştuğu Hariciler bunlardır! Hiç iman etmemiş insanlar hakkında inen ayetleri, iman eden ancak günah işleyen insanlar hakkında okuyan ve onları tekfir eden bir topluluk…
c. Sahabenin tavrı doğru okunmalı, yerli yerine konarak anlaşılmalıdır. Küfür ve şirk işleyen, kendilerini kâfirler ve müşrikler hakkında inen ayetlerin muhatabı kılanlar bu bağlamda ele alınmamalıdır. Nasıl ki günah işleyen insanlar hakkında küfür/şirk işleyenlerle ilgili ayetleri uygulamak ölçüsüzlükse; küfür/şirk işleyenler hakkında iman eden günahkârlarla ilgili ayetleri uygulamak da ölçüsüzlüktür. Zira bizzat sahabenin kendisi şirk işleyen insanlara müşrikler hakkında inen ayetleri uygulamıştır.
Hariciler, insanları büyük günahlarla tekfir ediyorlardı. Büyük günah işleyen bir insanın, onu haram kabul etse dahi, sırf o günahı işlediğinden dolayı kâfir olacağına itikad ediyor ve ebedî ateşte kalacağını iddia ediyorlardı. Onlara göre içki içen kâfirdi. Zina yapan kâfirdi. Hırsızlık yapan kâfirdi....
d. Sonuç olarak; ashabın nefyettiği ve kınadığı tekfir değil, insanların küfür olmayan masiyetlerle tekfir edilmesidir. Çünkü bu, Allah'ın indirdiği isim ve hükümlerde oynama, O'nun (cc) sınırlarını aşmadır. Allah günah işleyene ayrı, küfür işleyene ayrı isimler vermiştir. Günah işleyene "kâfir" diyen de, küfür işleyene "günahkâr" diyen de Allah'ın (cc) sınırlarını çiğnemiş ölçüyü bozmuştur.
Onlar Kafirler Hakkında İnen Ayetleri Müminlere Uyguladılar Sözünün Kapsamı Nedir? başlıklı yazıyı Tevhid Dergisi’nden okumak için tıklayınız:
https://bit.ly/2WAVKtA