Hayatınızda "Dönüm Noktam" Dediğiniz Bir Olay Var mı? sorusuna Halis Hoca (Ebu Hanzala) cezaevinden yazdıkları ile cevap veriyor.
Diğer sosyal medya hesaplarımızdan yayınlamadığımız özel paylaşımlarımızdan güncel olarak haberdar olmak için linke tıklayarak WhatsApp hattımıza abone olabilirsiniz; https://bit.ly/2xHiHzN
İki dönüm noktası zikredebilirim. İlki; 2003 yılında karşılaştığım tevhid akidesi ve bu akidenin hayatıma olan etkisidir. Belirgin ve net şekilde, tevhid öncesi ve sonrası diye hayatımı ikiye ayırabilirim.
İkincisi ise; 2008 yılında yaşadığımız cezaevi imtihanıydı. Bildiğiniz gibi basın, bu operasyonu el-Kaide operasyonu diye servis etmişti. Açıkçası biz el-Kaide değildik, el-Kaide'yle aramızda var olan ihtilaf ve farklılıkların ictihadi ihtilaflar olduğunu düşünüyorduk. Cezaevine girmeden hemen önce, kardeşlerle bir oturum yapmış ve bu insanlarla aramızdaki itikadi ve menheci farklılıkları konuşmuştuk. Cezaevine girince, kendini bu cemaatin sözcüsü kabul eden birileri mektup/risale kaleme aldılar. Basının bizi el-Kaide diye tanıtmasına tepki gösteriyor, bizim gibi insanların el-Kaide'yle hiçbir bağı olmayacağını anlatmaya çalışıyorlardı. Yaptıkları anlaşılabilirdi bir yere kadar. Çünkü cemaatlerinin yanlış tanınmasını istemiyorlardı. Fakat üslup problemliydi; hakaret, aşağılama ve yer yer iftiraya varan ithamlar vardı.
Bu girişim; bazı meseleleri yeniden tartışmaya açtı. Biz de "Güncel İtikad Meseleleri"adlı eseri kaleme aldık. Bu cemaatin güncel meselelere bakışındaki yanlışları tespit etmeye ve bize yönelik ithamlarına cevap vermeye çalıştık. Kitap matbu olarak mevcuttur ve birçok baskı yapmıştır.
Dönüm noktası şu olmuştur: Bu olay beni geriye doğru okuma yapmaya sevk etmiştir. Tartışmalar sırasında şunu fark ettim. Biz; insanları Kur'an'a ve sünnete davet ediyoruz. Ölçü olarak da sahabi/selef anlayışını kabul ediyoruz. Duruşumuzu şöyle formüle ediyoruz: Kitabı ve sünneti selefin anlayışıyla anlamalıyız. Buraya kadar bir sorun yok. Teorimiz delil ve fıtrata uygunluk açısından güzel işliyor. Ancak şu sorun var: Biz kaynakları okuyoruz; Kitab'a ve sünnete bağlıyız. Anlayışa gelince sahabiye uzağız. Şöyle bir silsilemiz var: Tabiin, sahabeyi anlıyor. Tebe-i tabiin tabiini anlıyor. İmam Ahmed, bunları anlıyor. İbni Teymiyye İmam Ahmed üzerinden öncesini anlıyor. Necid âlimleri, İbni Teymiyye üzerinden öncesini anlıyor. Muasır bazı ilim adamları, Necid uleması üzerinden geçmişi anlıyor. Biz de, bu âlimler üzerinden geçmişi anlıyoruz. Yani, biz bu silsilede 8. halka olmuş oluyoruz. Yaşananlar bana şu soruyu sordurdu: Acaba arada yanlış anlama veya yanlış aktarma olmuş olabilir mi? Hani biz sofi değiliz ya! Sevdiğimiz insanların masum olduğuna inanmıyoruz! Sahabinin dahi hadis aktarırken unuttuğunu, yanılabildiğini, manayla rivayet ettiğini… kabul ediyoruz ya! Acaba aradaki âlimlerimiz yanılmış olabilir mi, yanlış anlamış veya yanlış aktarmış olabilir mi?
Bu soru, beni geriye doğru programlı bir okumaya sevk etti. Önce eserleri seçtim. Sonra geriye doğru okudum. Son halka ve bir önceki halkayı zaten okumuştum. Fakat yine de Necid ulemasından geriye doğru başladım. Her dönemi yazılı notlar hâline getirdim ve her seferinde karşılaştırma yaptım. Sonuç beni yanıltmadı. İbni Teymiyeyle, İmam Ahmed arasında beş yüz (500) yıl, Necid ulemasıyla İbni Teymiyye arasında yaklaşık dört yüz (400) yıl, bizimle Necid uleması arasında yaklaşık iki yüz (200) yıl vardı. Her âlim, ara dönemlerin selefin yolundan saptığını tespitle işe başlıyor. Ara dönemi atlayıp bir önceki kuşağa yoğunlaşıyordu.
Bu Dönüm Noktası Bize Ne Kattı?
a. Koca âlimler dahi, yanlızca okumaya dayalı aktardıklarında yanılabiliyor. Bizim gibi basit ilim talebelerinin yanılması kaçınılmazdır. Bunun için;
b. Hangi mesele olursa olsun; teenniyle hareket etmek, gerekirse uzun tartışmalar ve farklı açıdan bakabilecek insanlarla istişare etmek zaruridir.
c. Silsilenin kopuk olan kısmından ziyade, kopukluk olmayan ilk halkalara yoğunlaşmak şarttır.
d. Akide esasları olarak okuduğumuz bilgilerin, vahye dayalı delilinden ve ilk nesillere nisbetinden emin olmak hayati önemi haizdir.
e. Silsilede yer alan halkalara"eksiklikten münezzeh" muamelesi yapıp eleştirdiğimiz Şiilik (imamet anlayışı) ve Sofilik (veli anlayışı) seviyesine düşmemek gerekir.
Cezaevinde olan Halis Hoca'mıza (Ebu Hanzala) soru sormak için videonun yorum kısmına yazabilir veyahut kendisine doğrudan mektup gönderebilirsiniz.
İletişim/Mail adresi: [email protected]
Ebu Hanzala Hoca'mızın mektup adresi: "Halis Bayancuk - Silivri Kapalı Cezaevi (9 No'lu) - Silivri / İSTANBUL"
Hayatınızda "Dönüm Noktam" Dediğiniz Bir Olay Var mı? başlıklı yazıyı Tevhid Dergisi’nden okumak için tıklayınız: https://bit.ly/2Ni9R3C