İş yoğunluğu nedeniyle İslami çalışmalardan uzak kalanlara nasihat eder misiniz? sorusuna Halis Hoca (Ebu Hanzala) cezaevinden yazdıkları ile cevap veriyor.
Diğer sosyal medya hesaplarımızdan yayınlamadığımız özel paylaşımlarımızdan güncel olarak haberdar olmak için linke tıklayarak WhatsApp hattımıza abone olabilirsiniz; https://bit.ly/2xHiHzN
Hocam! İş yoğunluğu nedeniyle ibadetlerinde gevşek davranan ve İslami çalışmalardan uzak kalanlara nasihat eder misiniz?
Yüce Allah alışverişi/ticareti helal kılmış, kullarını çalışmaya ve rızıklarını temin etmeye teşvik etmiştir.
"… Allah alışverişi helal, faizi ise haram kılmıştır…" (2/Bakara, 275)
"… Rızkı Allah'ın yanında arayın. O'na ibadet edin ve O'na şükredin. O'na döndürüleceksiniz." (9/Ankebût, 17)
Rızık temini için çabalamak ve bir iş tutmak, bir ibadettir. Zira bu; yüce Allah'ın Er-Rezzâk ismiyle O'na kulluk etmek, O'nun (cc) fazilet ve lütfunu temenni etmektir. Bu sebeple en hayırlı rızık, kişinin el emeğiyle kazandığı rızıktır.
"Hiç kimse eliyle kazandığından daha hayırlı bir yiyecek yememiştir. Allah'ın nebisi Davud da el emeğiyle kazandığını yerdi." (Buhari, 2072)
Hâliyle; çalışan ve ehlinin rızkını temin eden her kardeşimiz, Davud'u (as) takip eden, ibadet hâlinde bir kardeşimizdir. Ancak kardeşlerimiz bilmelidir ki; her ibadetin bir afeti olduğu gibi, rızık temin etme ibadetinin de afetleri vardır. Bu afetler o kadar tehlikelidir ki bir ibadete bulaştığında onu ibadet olmaktan çıkarır, birer isyan hâline dönüştürürler.
Çalışma ibadetini ifsad eden afetlerden biri; çalışma hayatının zikri, namazı, zekâtı yani kulluğu unutturmasıdır.
"Ey iman edenler! Mallarınız ve evlatlarınız, sizi Allah'ı zikretmekten alıkoymasın. Kim de bunu yaparsa işte onlar, hüsrana uğrayanların ta kendileridir. (63/Münafikûn, 9)
Çalışmak bir mümine kulluğunu unutturuyorsa, çalışmak onun için fitne olmuş demektir. Bu durumdan kurtulmak için, mutlaka bir çare düşünülmelidir. Kulluğuyla işi arasında denge kuramazsa, muhtemelen işi onun felaketi olacak; ayette de belirtildiği gibi, onun için hüsrana ve pişmanlığa sebebiyet verecektir.
Çoğu insanın düşündüğü gibi iş hayatıyla kulluk arasında denge kurmak hiç de zor değildir. Allah Resûlü'nün (sav)ashabı bu dengeyi en güzel şekilde kurmuş, Rablerinin övgüsüne mazhar olmuşlardır.
"(O nur) Allah'ın yüceltilmesine ve içerisinde Allah'ın adının anılmasına izin verdiği evlerde (mescitlerdedir). Orada gece ve gündüz O'nu tesbih ederler. Onlar, ticaretin ve alışverişin kendilerini Allah'ı anmaktan, namazı dosdoğru kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoymadığı adamlardır. Kalplerin ve gözlerin (dehşetten) ters döndüğü bir günden korkarlar. Allah'ın onları yaptıklarının en güzeliyle mükâfatlandırması ve lütfundan kendilerine fazlasını vermesi için (O'nu tesbih eder, namazı kılar, zekâtı verir, ticaret ve alışverişin kendilerini esir almasına müsaade etmezler). Allah, dilediğini hesapsız/sınırsız rızıklandırandır." (4/Nûr, 36-38)
Çalışan kardeşlerimiz bu ayet üzerinde çokça tefekkür etmelidir. Çünkü ayet, bir yandan ashabı (ve onlara benzeyen tüm müminleri) överken, öte yandan bu seviyeye ulaşmanın yolunu da göstermiştir. Bu yol ikidir:
1. Allah'ın nurunun olduğu evlerde/mescidlerde gece gündüz Allah'ı (cc) tesbih etmek! Burada mescid vurgusuna dikkat edilmelidir. Neden Allah'ı tesbih etmek işyerinde değil de mescidde olmalıdır? Çünkü mescid Allah'ın en sevdiği yerdir ve mescidin, nefisleri arındıran, kalpleri rahmet ve sükûnetle dolduran bir etkisi vardır. Mescidlerde Allah'ı çokça zikretmek, mümini ticaret hayatının olumsuzluklarından koruyan bir etkiye sahiptir.
2. Kalplerin ve gözlerin dehşetten ters döneceği günden korkmak! Demek ki ahiret şuuru, koruyucu bir kalkan gibi kişiyi ticaretin olumsuz etkilerinden korur. Bu nedenle tüccar kardeşlerimiz çokça ahireti hatırlamalı, çokça ahiret ayetlerini okumalı, çokça ahiret hayatını tefekkür etmelidir.
Çalışan kardeşimiz bilmelidir ki hiçbir şey Allah'tan ve O'nun (cc) dininden daha değerli değildir.
İş yoğunluğu nedeniyle ibadetlerinde gevşek davranan ve İslami çalışmalardan uzak kalanlara nasihat eder misiniz? başlıklı yazıyı Tevhid Dergisi’nden okumak için tıklayınız: https://bit.ly/2uaSFGz
Cezaevinde olan Halis Hoca'mıza (Ebu Hanzala) soru sormak için videonun yorum kısmına yazabilir veyahut kendisine doğrudan mektup gönderebilirsiniz.
İletişim/Mail adresi: [email protected]
Ebu Hanzala Hoca'mızın mektup adresi: "Halis Bayancuk - Silivri Kapalı Cezaevi (9 No'lu) - Silivri / İSTANBUL"