761
Sesli makale formatındaki bu videoda
“Kıymetli hocam!
Tevhid daveti o kadar sade ve açık ki; insanların anlamamasına şaşıyorum.Kimi zaman onlara öfkeleniyor, kimi zaman acıyorum.Anlatmaktan vazgeçtiğim “Ne hâlleri varsa görsünler!” dediğim zamanlar oluyor.Nasıl düşünmeliyim? Tavsiyelerinizi bekliyorum.” sorusuna Halis Hocamız (Ebu Hanzala) cezaevinden yazmış olduğu yazı ile cevap veriyor.
Tevhid davetine muhatap olan insanları iki kısma ayırabiliriz:
a. Mele/aristokrat/seçkin/elit tabaka:
b. Halk/mustazaflar:
Mele/aristokrat/seçkin/elit tabaka:Bu tabaka, siyasi ve askerî yöneticiler, ekonomiye yön veren zenginler/baronlar, sanatçı ve aydın(!) gibi toplumda karşılığı olan insanlardan oluşur.
Bu tabakanın tevhid davetine karşı çıkması, onu anlamadıklarından değil, onu çok iyi anladıklarından dolayıdır. Bunlara “anlamıyor” demek isabetli olmaz. “anlamazlıktan geliyor” demek ya da “anlamıyormuş gibi yapıyor” demek daha doğru olur.
Allah (cc) Mekke seçkinleri için şöyle buyurur:
“Elbette, onların söylediklerinin seni üzdüğünü biliyoruz. (Doğrusu) onlar, seni yalanlamıyorlar. Lakin zalimler, Allah’ın ayetlerini inkâr ediyorlar.” (6/En’âm, 33)
Ayet gayet açıktır; müşrikler Allah Resûlü’nü yalanlamıyor. Çünkü ona (sav) “Sadıku’l Emin” diyorlar.
“Nefislerinde yakinen (ayet ve mucizelerin doğruluğuna) inandıkları hâlde, zulüm ve haddi aşma nedeniyle onu yalanladılar. Bozguncuların akıbetinin nasıl olduğuna bir bak.” (27/Neml, 14)
Bu insanlar tevhid davetini çok iyi anlıyorlar. Bu daveti kabul ettikleri takdirde, hayatlarının baştan aşağıya değişeceğini, yalan, zulüm ve sömürüyle elde ettikleri tüm imtiyazları kaybedeceklerini biliyorlar.
Onlar bu aydınlığı istemez, bu sedalıkten hoşlanmazlar. Onlar ışıktan rahatsız olan yarasa gibi karanlık isterler. Çünkü sömürü düzeni, haksız ayrıcalıklar ve atalarından miras aldıkları zulüm çarkı; kapalı, karanlık, kuralları hevaya göre değişen düzende varolabilir.
Gecesi dahi gündüz gibi aydınlık, kuralları açık ve muhkem Tevhid ve Sünnet düzeninde değil!
Ne diyorlar mesela:
“Firavun dedi ki: ‘(Ben) size izin vermeden ona iman ettiniz öyle mi? Şüphesiz ki bu (yaptığınız), buranın halkını yurtlarından sürüp çıkarmak için (Musa ile beraber) tezgâhladığınız biz tuzaktır. Pek yakında (yapacaklarımı) bileceksiniz/anlayacaksınız.’ ” (7/A’râf, 123)
“ ‘Atalarımızı üzerinde bulduğumuz yoldan bizleri uzaklaştırmak ve yeryüzünde büyüklük/otorite siz ikinizin olsun diye mi bize geldin? Biz, ikinize de inanmayız.’ demişlerdi.” (10/Yûnus, 78)
Ne kadar tanıdık değil mi? “Halkı yurdundan sürüp çıkarmak” töhmeti. Yani vatan hainliği, bölücülük, terör, tedhiş iddiası ya da “Büyüklük/otoriteye el koyma” töhmeti…
Halk/mustazaflar:
Mustekbir tağutların bölerek zayıflaştırdığı ve teba hâline getirdiği insanlar. Bunlar tevhid davetini anlamıyor, idrak edemiyorlar. Çünkü akıllarını tağuta teslim etmişlerdir. Tağutun belirlediği sınırlar içinde yaşarlar.
Sürekli şişirilen korkuları, düşman gördükleri bir öteki ve manipüle edilmiş endişeleri vardır.
Tağut ve seçkin zümresi olmazsa; korktukları başa gelecek, düşman yurdu ele geçirecek, tüm kazanımlarını kaybedeceklerdir.
Allah (cc) bu gibiler için şöyle buyurur: “Kavmini hafife aldı/onursuzlaştırdı/aptallaştırdı, onlar da ona itaat ettiler. Şüphesiz ki onlar, fasık bir topluluktu.” (43/Zuhruf, 54)
Bize gelince; vahiy, nasıl düşünmemiz ve nasıl davranmamız gerektiğini şöyle açıklar. Bizler yeryüzünde Allah’ın şahitleri, insanlık için seçilmiş hayırlı ümmet, ismini Allah’ın (cc) verdiği İbrahim’in milleti, âlemlere rahmet olarak gönderilmiş Muhammed’in (sav) ümmetiyiz. (Bk.: 2/Bakara, 143; 3/Âl-i İmran, 110; 22/Hac, 78; 21/Enbiyâ, 10)
Bu ayetler ve Nebevi öğretiler ışığında düşünürsek; ümitsizlik, bıkkınlık, muhatabın azgınlığıyla görevi terk bize yakışmaz. Zira biz muhataptan ziyade kendimiz için davet yaparız. Davetin namaz gibi, oruç gibi bir sorumluluk olduğunu biliriz. Muhatabımız davete ilgisiz kalsa da biz, Allah katında bir mazeretimiz olsun diye anlatırız.
Önemli bölümler
00:40 Mele/aristokrat/seçkin/elit tabaka
02:59 Mele/aristokrat/seçkin/elit tabaka tevhid davetini çok iyi anladıkları için rahatsız olurlar
06:09 Halk/mustazaflar
08:06 Biz müminler ne yapmalı nasıl düşünmeliyiz?