752
Çin, Hindistan, Pakistan’da gelişen olayları nasıl değerlendiriyorsunuz sesli makalesinde Halis Hoca’mız (Ebu Hanzala) Dünya ve Ortadoğu tecrübelerini Tevhid Dergisinin 81. sayısında cezaevinden yazdığı hasbihalde aktarıyor.
Soru: Hocam! Çin-Hindistan-Pakistan bölgesi ısınıyor. Ortadoğuda yaşanan uluslararası çekişmenin bu bölgeye taşınacağı öngörülüyor. Cemaatimizin bu konudaki düşüncesi nedir?
Çin-ABD çekişmesi
Kıymetli kardeşim! Daha önceki yazılarımızda: Şu an dünyada bir ÇİN-ABD çekişmesi yaşanıyor. Çin, sessiz ama kararlı adımlarla ABD’nin hegomonya kurduğu alanlara yerleşiyor. ABD, Çin’in ilerleyişine engel olamıyor. Bu gidişle 10 yıl içinde Çin’in ABD’yi geride bırakacağını öngörülüyor. Bu sebeple Çin’i siyasi, iktisadi ve askerî olarak uğraştırmak, Çin’in ilerlemeye teksif ettiği enerjisini dağıtmak istiyor.
Amerika’nın Afganistan ve Irak savaşları sonrası yeni stratejisi
Afganistan ve Irak savaşından sonra ABD yeni bir savaş konsepti belirledi. Buna göre ABD bir bölgeye askeri müdahalede bulunmayacak. Kendine vekalet eden örgütlerle (Suriye’de PKK gibi) savaşacak ya da çözümsüzlük üreterek gücünü tüketmek istediklerini savaştıracak. (Yemen örneğinde olduğu gibi)
Amerika’nın Çin siyaseti
Şu an ABD, Çin’in kurmak istediği alternatif ticaret yolunu baltalamak (savaş olan yerde ticaret ve kalkınma olmaz) ve Çin’i uğraştırmak istiyor. Ne yapacak?
Bunu başarabilir mi? Allah (cc) bilir… Onlar ekini ve nesli ifsat için tuzaklar kuracaklar… Allah (cc) onlara mühlette verebilir (Afganistan, Çeçenistan, Bosna, Irak, Suriye’de verdiği gibi); onları tuzaklarında boğadabilir (Sovyet Rusya’yı Afganistanda boğduğu gibi…).
Biz gelince şunu söyleyebilirim:
Çin hep zalimdi, İran hep Rafızi’ydi, Hindistan hep haindi… Bunu ABD’nin öğretmesine veya her biti kanlandığında İslam ümmetine hatırlatmasına ihtiyacımız yok…
Sancağı tevhid olmayan; lideri bizden olmayan; başlayacağı zamana ve mekâna bizim karar vermediğimiz; birileri başlattıktan sonra kendimizi içinde bulacağımız… hiçbir savaş bizim savaşımız değildir….
Kanaatimizce böyle bir savaş Afganistan, Bosna, Çeçenistan, Irak ve Suriye’nin kötü bir taklidi olacaktır:
İslam ümmetini çuşu huruşa getirecek görüntüler dünya basını aracılığıyla servis edilecek, mücahidlerin dünyayı nasıl dize getirdiği dünya basınında işlenecek,
“Bu seferkiler çok farklı, öncesiyle kıyaslamayın.” edebiyatını düşmanlarımız yapacak,
sınır kapıları mahalle kapısına dönecek,
her gün yeni bir ketibe kurulacak,
dünyadan lojistik destek yağacak,
tabi ki Suudî belamlar cihad düşmanı devlet minberlerinden cihada teşvik edecek…
(Biri putperest Çin, öteki Rafizi İran, beriki ineğe tapan Hindu… bırakın Suud belamlarını Ezher âlimleri (!) dahi coşabilir).
Sonra savaşların hangisi aşırı, hangisi ılıman meselesi tartışmaya başlanacak… Bu arada yüzlercesi olan ketibeler yavaş yavaş birbirini vurmaya başlayacak… Allah’ın musahhar kıldığı (!) medya haberleri şok diye kesilecek… Allah’ın yardımıyla (!) tank geçen sınırdan kuş uçmayacak… Belamlar her zamanki gibi aydınlanma yaşayacak… Cihada teşvik minberleri, cihaddan ve mücahidden sakındırma minberine dönüşecek… Aynı şeyleri yapıp farklı sonuç bekleyen insanlar yine şaşıracak…
Netice; Allah (cc) en doğrusunu bilir.
Kıymetli kardeşim!
Bu dini bir değerlendirme değildir. Tamamen tecrübeye dayalı siyasi bir değerlendirmedir… “Müslim, bir delikten iki defa ısırılmaz.” (Buhari, Müslim) nebevi öğüdüne uyma çabasıdır. Hâliyle bir başkası farklı bir değerlendirme yapabilir; tercihi farklı olabilir. Bu din ihtilafı değil, siyasi bir ihtilaf olur.
Bize gelince; her zaman zalimi lanetleyip mazlumu desteklemekle beraber, (olası) böyle sürecin hiçbir safhasında yer almayacak, tecrübelerimizi paylaşmakla; hatırlamak ve hatırlatmakla yetineceğiz.
ÖNEMLİ BÖLÜMLER
00:17 ÇİN-ABD çekişmesi
01:39 Amerika’nın Afganistan ve Irak savaşları sonrası yeni stratejisi
02:30 Amerika’nın Çin siyaseti
03:22 Hindistan ve Pakistan arasındaki Keşmir sorunu
03:41 Afganistan, Çeçenistan, Bosna, Irak ve Suriye’nin kötü taklidi
05:46 Putperest Çin, Rafizi İran, ineğe tapan Hindu ve Suudi belamları
09:22 Bu dini bir değerlendirme değil, siyasi bir değerlendirmedir.