İslam'a Davet Eden Kişilere Ne Tavsiye Etmek İstersiniz? Cezaevinden Soru Cevap | Halis Hoca (Ebu Hanzala)
Diğer sosyal medya hesaplarımızdan yayınlamadığımız özel paylaşımlarımızdan güncel olarak haberdar olmak için linke tıklayarak WhatsApp hattımıza abone olabilirsiniz; https://bit.ly/2xHiHzN
Hiç şüphesiz kalpler Allah'ın elindedir. Bir daveti yayan, duyulmasını sağlayan, sonra kalpleri o davete açan O'dur (cc)… O'nun hiçbir işinde abes yoktur. O El-Hakîm'dir; her hükmünde sayısız hikmet vardır.
Tevhid ve sünnet daveti yayılıyorsa bu O'nun iradesidir. İradenizi O'nun iradesine tabi kılın. O'nun hükmüne teslim olun… Korkmak yerine O'ndan yardım isteyin. Kolay, O'nun kolay kıldığıdır. O bizde sabır ve takva görürse işlerimizi kolaylaştırır, rahmetiyle bizi kuşatır, her işimizi bereketli kılar.
Sonra unutmayın ki; İslam davetinin ve İslam cemaatinin tabiatı budur… Onlar yavaş yavaş artar, çoğalırlar. Hani Hırakl Ebu Sufyan'a sormuştu:
"— (Muhammed ve ashabı) artıyor mu eksiliyor mu, Ebu Sufyan:
— Artıyorlar, demişti. Hırakl cevaben:
— İman böyledir. Tamamlanıcıya kadar artmaya devam eder, karşılık vermişti." (Buhari)
Muhammedî davetin taraftarları da artacaktır elbet…
Şayet örnek/öncü bir kadro oluşuyorsa, sayının çokluğu -çürükler olsa da- zarar vermez. "Su iki kulleye ulaşırsa pislenmez." anlayacağınız. Allah Resûlü (sav) örnek bir öncü kadro oluşturunca, cemaatin üçte biri münafık olsa da, İslam cemaatine zarar veremedi… Biz elimizden geldiği kadar özü koruyalım. Özü canlı tutmaya, sayısını çoğaltmaya, sağlamlaştırmaya çalışalım.
Mescidlerde davet yapan kardeşlerimize yazının sınırları içinde birkaç tavsiyede bulunabilirim:
Davetçi kardeşlerimizin davet öncesinde mutlaka Allah'a yönelip dua etmesi gerekir. Zira beyanı/açıklamayı öğreten de kalpleri davete açan da Allah'tır… Davetten önce Allah'a (cc) dua etmek, Musa'nın (as) sünnetidir. "(Musa) demişti ki: 'Rabbim! Göğsümü genişlet! İşimi kolaylaştır. Dilimdeki bağı/düğümü çöz ki sözümü anlayabilsinler.' " (20/Tâhâ, 25-28)
Davetçi kardeşlerimizin dış görünümlerine dikkat etmeleri gerekir. Kıyafetleri uyumlu/sade, temiz ve bakımlı olmalıdır. Saç, sakal, tırnak, ağız ve beden temizliğine dikkat etmelidir. Çünkü insanlar ilk karşılaşmadan çok etkilenir, ilk birkaç saniye içinde karşıdakini zihnen konumlandırırlar. Bir Müslim'e yakışan temiz ve sade bir görünüme sahip olmak, muhatabı rahatsız edecek bir görünümden sakınmaktır.
Anlatmak istediği konunun ana mesajına önceden çalışmış olmalı; kısa, anlaşılır ve sade bir konuşma yapmalıdır. Hazırlıksız konuşmalar dağınık ve uzun olur. Tevhid daveti tevhidin kendisi gibi öz, sade ve anlaşılır olmalıdır.
Muhatabın ismini öğrenmeli; sohbet boyunca ismiyle ve yanına saygı ifadesi ekleyerek konuşmalıdır. Örneğin, Ahmet Abi, Ahmet Bey gibi… İnsanlara isimleriyle ve saygı bildiren kelimelerle hitap etmek davetçiyle muhatap arasında yakınlık oluşturur.
Konuşurken yüzünden tebessümü eksik etmemelidir. Allah Resûlü (sav) ikili diyaloglarda tebessüm ederek konuşurdu. Çünkü tebessüm eden bir yüz, ruhu dinginleştirir. Kelimeler daha yumuşak ve merhametli çıkar ağızdan. Takdir ederiz ki; tebessüm eden bir insan istese de sert, kaba ve kırıcı konuşamaz.
Bir şeyi hiç unutmamak gerekir: Tağutlara meydan okumak ve şirk toplumunu bir bütün olarak karşısına alıp davet yapmakla, birebir davet arasında fark vardır. Birebir davette muhatabımız Firavun dahi olsa yumuşak söz söylemekle mükellefiz.
"İkiniz Firavun'a gidin; çünkü o azgınlaştı. Ona yumuşak bir söz söyleyin. Umulur ki öğüt alır ya da korkar." (20/Tâhâ, 43-44)
Yumuşak sözü sağlayan şey tebessüm eden bir yüzdür.
Muhataba söz hakkı vermeli, muhatap konuşurken sözünü kesmemeli, onu ilgiyle dinlemelidir. Allah Resûlü'nün (sav) yaptığı gibi tüm bedeniyle muhataba yönelmeli, sözünün bittiğinden emin olmak için "Bitti mi?" diye sormalıdır.
Davetin tek celselik bir ibadet olmadığını bilmeli, muhatabıyla insani bir diyalog kurmalıdır. Anlatmak istediklerini parçalara ayırmalı, adım adım ilerlemelidir. Öncelik her zaman Allah'a (cc) teslimiyet ve tevhid üzere kulluk olmalı, kaynak bilinci muhataba verilmelidir. Zira Allah'a hakkıyla teslim olan ve doğru kaynaktan beslenen insan; kulluğun gereklerini hakkıyla kabul edecek öğrendikçe amel yapacaktır.
Davet yaptığı kişiyi ilgiyle takip etmeli, davetini mescid ortamının dışına taşırmalıdır. Muhatabını evinde/iş yerinde ziyaret etmeli, kendi evinde ağırlamaya gayret etmelidir. Unutmamalıdır ki; kazandığı her insan, dünyada ayaklarını sabit kılacak bir dine yardım ve ahirette onu cennete götürecek bir salih ameldir.