Halis Hocamız bu yazısında bizlere İslami çalışmalarda öneri sunmanın önemini, ibadet oluşunu ve dikkat edilmesi gereken hususları aktarmaktadır.
Diğer sosyal medya hesaplarımızdan yayınlamadığımız özel paylaşımlarımızdan güncel olarak haberdar olmak için linke tıklayarak WhatsApp hattımıza abone olabilirsiniz; https://bit.ly/2xHiHzN
Soru:
Hocam! İslami çalışmalarda öneri sunmanın önemi nedir? Öneri sunarken usulümüz nasıl olmalıdır, açıklar mısınız?
Cevap:
İslami bir çalışmanın önemli unsurlarından biri, çalışmaya dâhil olan kardeşlerin yapıcı eleştiri ve önerileriyle çalışmaya katkıda bulunmasıdır. Hatta şöyle söylersem abartmış olmam: Bir çalışmanın kalitesi, o çalışmaya dâhil olan kardeşlerin öneri ve yapıcı eleştirilerinin katkısıyla doğru orantılıdır. Bunun sebebini sorarsanız şöyle açıklayabilirim:
Öneri sunmak istişaredir:
Yüce Allah İslam toplumunu şu ayetlerle vasfeder:
"Onlar ki; büyük günahlardan ve fuhşiyattan kaçınır, kızdıkları zaman da bağışlarlar. Onlar Rablerinin (iman ve salih amel) çağrısına icabet eder, namazı dosdoğru kılarlar. İşleri, aralarında istişare iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan infak ederler. Onlar ki; başlarına bir haksızlık geldiğinde yardımlaşırlar."(42/Şûrâ, 37-39)
Okuduğumuz ayetlerin Mekkî olduğu düşünüldüğünde; istişarenin, İslam toplumunun ayrılmaz bir özelliği olduğu anlaşılacaktır. İster cemaat ister devlet olsunlar, ister zayıf ister güçlü olsunlar, onların işi istişareyledir.
İstişareyi iki kısma ayırabiliriz: İlki, size fikrinizi soran insanlarla fikrinizi paylaşmanızdır. İkincisi ise sizin bir konuya dair fikrinizi kardeşlerinizle paylaşmanızdır. Çünkü her iki durumda da fikir paylaşımı vardır ki, istişare de karşılıklı fikir paylaşımından başka bir şey değildir. Hâliyle önerisiyle çalışmaya katkıda bulunan kişi, aslında istişare yapmış olur.
Öneri sunmak, İslam toplumunun derdiyle dertlenmektir:
Başkasının derdiyle dertlenmek, diğerkâmlık; kulluk mertebelerindendir. Zira nefisler şuh ahlakıyla yaratılmıştır:
"(Bununla birlikte) nefislerde şuh/bencillik/cimrilik vardır."(4/Nîsa, 128)
Ve ancak bu ahlaktan korunan, nefsini arındıranlar kurtuluşa erecektir:
"Kim de nefsin şuhundan/bencilliğinden korunursa işte onlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir."(59/Haşr, 9)
Nefisler kendi hâline terk edilirse, bir başkasının derdiyle dertlenmez. Kendi etrafında dönüp duran, yalnızca kendi ihtiyaçlarıyla ilgilenen bir hâl alır. Bu da nefsî hastalıklardandır. Öneri sunmak ise nefsi arındırma ve bencillikten korunma adımlarından birisidir. Zira öneri sunmak kişinin kendisi dışında bir şeyleri dert edinmesinin semeresidir.
Öneri sunmak, adanmışlığın semeresidir:
Bir önceki başlıkla kısmen bağlantılı olan bir diğer husus, önerinin adanmışlıkla ilişkisidir. Kişi davasını ne kadar sahiplenmiş ve davasına ne kadar adanmışsa, davanın sorunları ve dertleriyle o oranda ilgilidir. Bir şeylerin iyi, iyiden öte, daha iyi olması için fikir çilesi çeker. Ki; çilenin en ağırı fikrin çilesidir. Ne yapabiliriz, nasıl yapabiliriz, ihsan üzere bir çalışma nasıl olur… diye düşünmekten yorulmaktır. Yorgunlukların en şereflisi ve çilenin en tatlısı da bu olsa gerektir.
Öneri sunarken nelere dikkat etmeliyiz?
Şu tavsiyelerde bulunabilirim:
Etraflıca düşünmek: Müslim, işini ihsan üzere yapan kimsedir. Yani yüce Allah'ı görüyormuşçasına veya O'nun (cc) kendisini gördüğünü bilerek, kulluğunu/işini en güzel şekilde yapmaya çalışandır. Öneri sunmak da kulluğumuzun bir parçasıdır. Öyleyse ihsan üzere yapmalıdır.
Öneriyi öneri olarak sunmak: Bu madde ile kastım şudur: Önerinin uygulanıp uygulanmadığına bakmaksızın öneri sunmaktır. Zira biz; davamızın derdiyle dertlenmek, istişare müessesesini canlı tutmak ve en önemlisi kulluğumuzun gereği olarak öneri sunuyoruz. Bizim sorumluluğumuz öneri sunmaktır. Öneriyi değerlendirmek, onun uygulanıp uygulanmayacağına karar vermek yöneticilerin sorumluluğudur. Her birimiz kendi sorumluluğumuza yoğunlaşırsak, İslami mücadelede sağlıklı bir süreç yaşanır.
Daha önce sorulan bir soruya cevap sadedinde yöneticiliğin afetlerine değinmiş ve bu afetlerden birinin de "yöneticinin müstakilleşmesi" olduğunu belirtmiştim.(Tevhid Dergisi, 77. Sayı, s. 12) Müstakilleşme örneklerinden biri; yöneticinin/sorumlunun kendisini kurallardan bağımsız, müstakil görmesidir. İnsanlara anlattığı menhecî kuralları, kendisi söz konusu olduğunda çiğnemesidir.
Küfrün Karanlıklarından, Vahyin Aydınlığına…