Tevhid Kitap
Kategori :

Cezaevinden Sorular

Açıklama :

Hicret İçin Olması Gereken Şartlar Nelerdir? | Halis Hoca (Ebu Hanzala) | Cezaevinden Soru Cevap

Diğer sosyal medya hesaplarımızdan yayınlamadığımız özel paylaşımlarımızdan güncel olarak haberdar olmak için linke tıklayarak WhatsApp hattımıza abone olabilirsiniz; https://bit.ly/2xHiHzN

Hicret için olması gereken şartlar nelerdir?Medine gibi bir yurt şartı var mıdır?
Hicret nedir?
H-c-r kökünden türeyen hicret, mutlak olarak terk etmek/bırakmak anlamındadır.

İslami ıstılahta ise hicret, bir şeyi Allah rızası için terk etmek/bırakmak anlamına gelir. Bir yurdu Allah için terk edip başka bir yurda intikal hicret olduğu gibi; Allah'ın (cc) rızasını gözeterek bir masiyeti terk etmek de hicrettir.

Soruda kastedilen hicret, bir mıntıkadan başka bir mıntıkaya intikal anlamında hicrettir. Bu hicretin farziyeti için hem terkedilen hem de yurt edinilecek yerde bazı şartların oluşması gerekmektedir.

Terkedilen yurtta; kişilerin dininde fitneye düşüyor olması (baskılar nedeniyle dinden dönme), tevhid üzere kulluğun zorlaşması ve davetin dar bir alana sıkışması gerekir.

Hicret edilecek yurtta ise, Müslimleri misafir edip koruyacak bir otorite (İslam olması şart değildir) veya Müslim bir topluluk olması gerekir. Birinciye örnek Necaşi'nin Habeşistan'ı, ikinciye örnek Ensar'ın Medine'sidir. Bu şartı nereden anlıyoruz? Allah Resûlü'nün uygulamalarından! Zira o (sav), hicret için tüm şartlar bir araya gelmesine rağmen Mekke'yi terk etmemiştir. Kabilelerle görüşmüş, Taif'e yolculuk yapmış ve bazı kabilelerin şartlı destek olma sözüne rağmen onlara hicret etmemiştir.

Habeşistan gibi adaletinden emin olduğu bir Kral ve Medineliler gibi şartsız teslim olan bir topluluk/yurt bulunca hicret için adım atmıştır. Şüphe yok ki Allah Resûlü, yalnızca namazı öğretmek için gönderilmemiştir insanlığa… Namazımız, haccımız, orucumuz… onun (sav) gösterdiği gibi olmak zorundaysa; -ki öyledir- davetimiz, hicretimiz, cihadımız ve metodumuz da onunki gibi olmak zorundadır. Onu örnek almayan girişimlerin, İslam tarihi boyunca nasıl akamete uğradığı ve insanları perişan ettiği izahtan vareste olsa gerektir.

Bireysel Hicret ve Toplumsal Hicret Farkı!
Bir gerçeğin altını çizmek zorundayız: Bireysel hicretle toplumsal hicret arasında bariz bir fark vardır. Bireysel hicret; bir yerde dinini yaşayamayan ya da zorlanan bir insanın, dinini daha iyi yaşayacağı bir yere hicret etmesidir. Bu bazen bir ülkeden başka bir ülkeye olabileceği gibi, bir şehirden başka bir şehire, hatta bir mahalleden başka bir mahalleye taşınarak da olur. Bireysel hicret için, sayılan şartların hiçbirine ihtiyaç yoktur. Dinimizi daha iyi yaşayabileceğimiz herhangi bir yere hicret edebiliriz.

Toplumsal hicret ise bir tıkanıklığı gidermek, mücadelede yeni bir merhale başlatmak ve "yol gösteren kitabı, yardım eden güçle" buluşturma arayışıdır. Hâliyle toplumsal hicret için özel şartlar gerekmektedir. Aksi hâlde İslam cemaatini bir zulümden başka bir zulme savurmak, bir tağuti sistemden daha azgın olanının pençesine düşürmek söz konusu olur. Bunun için Allah Resûlü'nün (sav) yaptığı gibi, ince bir tetkik ve sıkı bir eleme sonrasında adım atmak gerekir. Elinden gelenin en iyisini ortaya koymak, sonra da Allah'a (cc) tevekkül etmek…

Hicret Bağlamında Yaşadığımız Sorun!
Genel itibariyle hicret muvahhidlerin gündeminde yer bulmuyor. Allah (cc) en doğrusunu bilir, zannımca bunun iki temel nedeni var:

İlki; coğrafyamızda var olan Batılı Emperyalist tağutların fiilî işgali ve buna karşı koyan cihadi cemaatlerin varlığıdır. Yani; daha açık bir ifadeyle cihad, hicretten önce Müslimlerin gündemine girmiştir.

İkincisi; davetin her geçen gün ilerliyor olması ve Müslimlerin davet cemaatleri içinde dinlerini muhafaza etmesidir. Henüz Müslimleri dininden döndürmeye yönelik fiilî baskıyla karşılaşılmamıştır. Bu durum hicretin Müslimlerin gündemine gelmesine engel teşkil etmektedir.

Asıl sorun! Üzülerek belirtmeliyim ki; bugün çok daha çetin bir problemle karşı karşıyayız. Evet, belki işkenceyle dinimizden döndürülmüyoruz, ama daha tehlikeli bir fitneyle adım adım dinden, tevhidden, bizi biz yapan hassasiyetlerden uzaklaşıyoruz… Rahatlığın, geniş imkânların ve konforun fitnesine düşüyoruz…

Allah'ın doğada yarattığı bir kanun vardır: Akan/hareket eden yenilenir, hayat bulur ve çevresine hayat olur. Duran/hareketsiz kalan bozulur, çürür ve kokar. Cahiliye ortamında kalanlar yenilenemedikleri için zamanla çürüyorlar… Arkadan gelenleri de bu çürümüşlüğe alıştırıyor, dahası çürümeyi meşrulaştırıyorlar.

Hicret için olması gereken şartlar nelerdir? Medine gibi bir yurt şartı var mıdır? başlıklı yazıyı Tevhid Dergisi’nden okumak için tıklayınız:
https://bit.ly/36b8qLj

Yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
19:37
0:33
21:14
01.32
Cezaevinden Sorular
698 views   2020-06-18
05.15
21:14
23:22
Cezaevinden Sorular
2830 views   2020-08-25
31:08
Cezaevinden Sorular
653 views   2020-08-25
18:06
25:45
15:03
Cezaevinden Sorular
1723 views   2020-11-16
32:04