Çocuk eğitimi nasıl olmalıdır? Halis Hoca (Ebu Hanzala)
Diğer sosyal medya hesaplarımızdan yayınlamadığımız özel paylaşımlarımızdan güncel olarak haberdar olmak için linke tıklayarak WhatsApp hattımıza abone olabilirsiniz; https://bit.ly/2xHiHzN
Soru:
Ben bu soruyu bir erkek kardeşimiz mi yoksa bir bayan kardeşimiz mi sormuş tam olarak bilmiyorum. Fakat soru şu. Kardeşimiz diyor ki: "Ben çocuklarımla ilgileniyorum. Fakat evden bazen çıktığımda çocukları eşime teslim ediyorum. Ben çocuklarıma her şeyi izlettirmiyorum. Dikkatli olmaya çalışıyorum. Fakat eve döndüğümde bakıyorum ki eşim bir odada çocuklar bir odada. Çocukların ellerinde video izleyecekleri bir alet var bir aparat var ve çocuklar benim izlenmesini istemediğim şeyleri izliyorlar. Bana bu konuda nasihat eder misiniz?" diyor.
Cevap:
Kardeşlerim ben bu konudan daha ziyade şunun için bu soruyu okudum. Çocuk eğiten bir ebeveynin arasında çocuk eğitimi ile ilgili bir anlaşmazlık varsa o çocuğu gömüş üzerine de dört tane tekbir getirin. O çocuktan bir hayır çıkmaz. Yani anne başka bir eğitim metoduna inanıyor. Baba da başka bir eğitim metoduna inanıyorsa eğer o çocuk sadece hevasının istediği neyse şeytanın ona vesvese verdiği neyse annesi ile babasının arasındaki ayrılıktan faydalanacak. Bir kısmını annesine bir kısmını babasına yaptıracaktır. Kendi arzularının ve hevasının esiri olan bir çocuk olacaktır.
Onun için ister burada örnek verilen konuda olsun. İster başka konularda olsun. Müslüman anne ile müslüman baba ya bir eğitim metodunu tercih edip çocuklarını o metod üzerine eğitecekler. Eğer bu konuda aralarında anlaşamıyorlarsa birinin eğitim metodunu kabul edip onun üzerine çocukları eğitecekler.
En kötü eğitim metodu, en kötü eğitim metodu nedir?
Mesela bizim ana babalarımızdan umumen gördüğümüz, toplumda var olan işte çocuğa vuracaksın, engelleyeceksin, her istediğini yapmayacaksın. Kucağına çok alıp sevmeyeceksin, şımartmayacaksın. Baktın biraz çok konuştu bir tane yapıştırıp oturtacaksın. Bizim gördüğümüz bu.
Bu eğitim metodu ilkel bir eğitim metodu da değil yani. Şeytanın bile bu kadarını ben bile düşünemezdim dediği bir metotdur. Oysa tam tersi. Çocuğu seveceksin, kucağına alacaksın, sarılacaksın, öpeceksin. İsteklerini makul çerçevede yerine getireceksin. Makul olmayanları da çocuğa izah edeceksin, anlayacaksın. İslam'ın bizden istemiş olduğu eğitim metodu budur.
Bu en kötü eğitim metodu bile evin içerisinde iki tane farklı eğitim metodu olmasından daha iyidir. Yani kötü eğitim metodu ile çocuklarınızı eğitin. Ama yine anne baba olaraktan çocuk eğitiminde ihtilaf etmeyin. Ta ki çocuk sizin aranızdaki o ihtilafı kendi lehine çevirmesin. Şeytanın da ayartmasıyla çocuk kendine zarar verecek işler yapmasın.
Çocuk büyüdüğünde de kardeşlerim bu sayı üçe çıkar. Öğretmen, çocuk ve ebeveyn olmaya başlar. Yani bunu bir sehpa gibi düşünün. Eğitim demiş olduğumuz şey tarafları bir sehpanın ayakları gibidir. Daha çocuk küçükken sehpa iki ayaklı bir sehpadır. Bir tarafı anadır bir tarafı babadır. Şimdi sehpanın ayaklarından birinin kısa olduğunu düşünün. Birinin uzun olduğunu düşünün. Bir ayağının olmadığını düşünün. Ya devrilecektir ya da sürekli dengesiz olacaktır. Bir o tarafa bir bu tarafa. Çocuk büyüyüp okula başladığında bu sefer üçüncü bir ayak daha gelir sehpaya, öğretmen olur.
Öğretmen, çocuk ve anne baba arasında bir uyum olması gerekir. Aksi halde o sehpa sürekli sallantıda olan bir sehpa olur. İşte o sallantıda olma hali de nedir? Çocuğun karaktersiz, kişiliksiz, ahlaki yapısı bozuk olan sevmeyi bilmeyen, öfkelenmeyi bilmeyen dengesiz bir hale dönüşmesidir. Yani İslam ahlakının dışına çıkmasıdır.
Onun için anne ve babalar kendi çocuklarının ahireti için Eğitim metodu konusunda bir birlik oluşturmak zorundadırlar mutlaka. Anlaşamıyorlarsa birbirlerine sorsunlar. Bir eğitim metodunu tercih edip onun üzerinden çocuklarını eğitsinler. Bunu da beceremiyorlarsa ya anne hakkından feragat etsin ve durumu babaya bıraksın. Ya da baba hakkından feragat edip durumu anneye bıraksın. Birbirlerine ayak uydursunlar ki çocuklarının geleceği için.
Küfrün Karanlıklarından, Vahyin Aydınlığına…