Çevresinde Müslimlerin az olduğu kişiler ne yapmalıdırlar? Halis Hoca (Ebu Hanzala)
Diğer sosyal medya hesaplarımızdan yayınlamadığımız özel paylaşımlarımızdan güncel olarak haberdar olmak için linke tıklayarak WhatsApp hattımıza abone olabilirsiniz; https://bit.ly/2xHiHzN
Soru:
Hocam biz müslümanların yoğun olduğu bir ilde yaşamıyoruz. Üç beş kişiyiz. Bizim gibi azınlıkta olan müslümanlar daveti nasıl yapabilir? Bu konuda sizden nasihat istiyoruz? Dua ile...
Cevap:
Kardeşlerim Allah’a hamd olsun ki Türkiye’nin dört bir tarafından insanlar akın akın İslam dinine giriyorlar. Tevhidi kabul ediyorlar ve sadece tevhidi kabul etmekle yetinmiyorlar. Aynı zamanda bu dine yardım etmek için de çabalıyorlar.
Bu soruyu soran kardeşlerimizin durumunda Türkiye’nin dört bir tarafında bir çok insan var. Benim bu durumda olan kardeşlerime ortak tavsiyem beni dinleyen kardeşlerime.:
İslam olduktan sonra kendi bölgelerini terk edip müslümanların yoğunlukta olarak yaşamış oldukları bir bölgeye gelsinler. Orada müslümanlarla beraber yaşasınlar. Daha sonra Müslümanlar bazı şeyleri öğrendikten sonra yine kendi memleketlerine dönüp davet yapacaklarsa ondan sonra davet yapsınlar.
Çünkü kardeşlerim bu din sadece kitaplardan okunarak öğrenilecek ve kitaplardan okunarak yaşanacak bir din değildir. Bu dini yaşayacak olan insanların mutlaka bu dinin yaşandığı ortamlardan bir tanesinde bu dinin nasıl yaşandığı görmesi gereklidir.
İnsanlar nasıl kardeşlik yapıyorlar? Nasıl birbirlerine yardımcı oluyorlar? Büyük nedir? Küçük nedir? Hoca nedir? Talebe nedir? İslam adabı nedir? İlim meclislerinde olması gereken adap nedir?
Bunlar kitaplardan öğrenilebilecek şeyler değildir. Bunlar yerinde ortamında insanların müşahede ederek görebilecekleri şeylerdir.
Birçok kardeşimiz İslam’ı kabul ediyor. İslam’a giriyor. Allah’a hamd olsun. Lakin sonra davet yapmaya başlıyor. Şimdi henüz kendisi öğrenmeye muhtaçken başkalarına öğretmeye kalkınca sürekli yanlış yapıyor. Yani süreklli bir duvara çarpıyor. Sürekli bir yanlış yapıyor. Niye? Çünkü deneme yanılma yolu ile yapıyor. Belli bir yerden sonra şeytan o kardeşimize vesvese veriyor. Bak sen bu işi yapamıyorsun. Bak bire senedir davett yapıyorsun sürekli kafanı duvarlara vuruyorsun. Sürekli yanlış yapıyorsun. Sen gel bu işi bırak bu iş sana göre değil diyor. Belki ileride İslam’ın çok iyi bir davetçisi Hakk’ın dili olabilecekken kendi yaptığı yanlışlardan dolayı insan İslam davetinden soğuyor.
Bu durumda olan kardeşlerime olan tavsiyem Müslümanların yaşadığı yere yoğunlukta olduğu bölgelere hicret etmeleridir. Peki niçin bunu tavsiye ediyorum? Çünkü bu Allah Resulü’nün sünnetidir.
Allah Resulü (sav) herhangi bir kabile veya kavim müslüman olduğunda onlara dinlerini öğretecek bir öğretmen göndermeden önce onları Medine’ye davet ederdi. Gelirlerdi. Kimisi 15 gün, kimi 17 gün, kimisi 2 ay, 3 ay Allah Resulü’nün yanında yaşarlardı. Sahabe ile Allah Resulü arasındaki ilişkiye, sahabenin adabına edebine, İslam’a insanları nasıl davet ettiklerine, görev paylaşımının nasıl olduğuna, bunların hepsini yerinde inceler, yerinde görürlerdi. Ondan sonra Allah Resulü onlara artık dönmek istiyorsanız memleketinize dönebilirsiniz derdi.
Bu Allah Resulü’nün sünnetidir. Bugünkü davetçilerin de bu sünneti ihya etmesi gerekir. Din deneme yanılma yoluyla öğrenilebilecek bir şey değildir. Din yerinde ehil olan insanların yaşantısına bakarak hem dinleyerek hem okuyarak hem de gözlemleyerek öğrenilecek bir şeydir.
Onun için çevresinde Müslimlerin az olduğu kişilere tavsiyem akidesi ve İslam ahlakı oturmuş olan bir İslam cemaati nerede olursa olsun fark etmez, öyle bir memlekete gitsinler. Oradaki müslümanlarla beraber 5-6 ay vakit geçirsinler. Ondan sonra da davetlerini yapsınlar.
Küfrün Karanlıklarından, Vahyin Aydınlığına…