Eleştirilere karşı tavrımız nasıl olmalıdır? Halis Hoca (Ebu Hanzala)
Diğer sosyal medya hesaplarımızdan yayınlamadığımız özel paylaşımlarımızdan güncel olarak haberdar olmak için linke tıklayarak WhatsApp hattımıza abone olabilirsiniz; https://bit.ly/2xHiHzN
Soru:
Eleştirilere karşı tavrımız nasıl olmalıdır?
Cevap:
Eğer birileri bir yerde bir şeyler yapıyorsa mutlaka başkaları da onları eleştirecektir. Bu kaçınılmaz olan bir durumdur. Eleştiri olmasın diye bir beklenti içerisine girmek abestir. Fakat eleştiri olduğu zaman nasıl bir durum takınmalıyız? Eleştiriye karşı nasıl bir fıkıh geliştirmeliyiz?
Bu çok önemli bir konu. Çünkü eleştirilen kim olursa olsun etkilenmemesi mümkün değildir. Allah (cc) münafık olan insanları Peygamberle birlikte cihada çıkmalarından alıkoymasını anlatırken iki tane sebep zikrediyor. Bunlardan bir tanesi “Çünkü onlar cihada çıkmak istemiyorlardı” öyle bir niyetleri yoktu zaten. Allah bundan dolayı onları alıkoydu. Peki ikinci sebep ney? “Cihada çıksalardı bile sizin aranızda fitne yapmaktan geri durmayacaklardı. Ve sizin içinizde de onlara kulak verecekler var.” diyor Allah (cc). Yani sahabe bile olsa bazen ölçüyü kaçırıp onları eleştirenlerden etkilenebiliyorlar. Onun için eleştiri olursa etkilenme bununla birlikte olur. Bundan kaçış yoktur. Ama eleştiriye karşı şöyle bir fıkıh geliştirilebilir.
Hangi eleştiriye kulak verip dikkate almalıyız ve hangi eleştiriye duymazdan gelip kenara atmalıyız?
1) Eleştiren kişinin eleştirdiği konu İslam’da üzerinde ittifak edilen konulardan olmalıdır. Örneğin içkinin haramlığı veya namazın farziyeti gibi. Hiçbir tartışmanın olmadığı konularda bir yanlışınız varsa ve karşıdaki sizi bu konuda eleştiriyorsa ona kulak vermelisiniz. Ama ihtilaf edilen herhangi bir konu hakkında kişi sizi eleştiriyorsa bu benim tercihimdir bu da senin tercihindir. Mesela buna bir örnek verelim. Bir grubun namaz kılmadığını gördük. Biz bunu eleştirebiliriz. Karşı tarafında bu eleştiriye kulak vermesi lazım. Ama mesela bir grubun Cuma namazı kılmadığını veya Cuma namazı kıldığını gördük. Bu konu hakkında eleştiri yapmak sadece İslam hukukundan bir şey anlamadıklarını ve kahve ahlakına sahip olduklarını gösterir. İhtilaf edilmiş, tarafların delillerinin olduğu bir konuda eleştiri olmaz. Ve kesinlikle Müslümanların bu tip eleştirilere kulak vermemesi gerekir.
2) Eleştiri yapan adamın eleştiri yapmaya hak sahibi olması lazım. İslam adına hiçbir dikili ağacı olmayanların gecesini gündüzünü İslam’a verenleri bu sadece ucuzculuktur. Ve buna kulak verende en az onun kadar acizdir. Yani düşünün bir tarafta din için uğraşan ömrünü dine adamış biri var. Öbür tarafta bir soytarı var. Saat on ikiye kadar yatar. Hiçbir iş yapmaz. Hiçbir baltaya sap olmaz. Geceleri sabaha kadar internet başında vakit öldürür. Ondan sonra bu Müslümanlar niye bunu yapıyorlar diye gereksiz gereksiz konuşur. Bunun acziyeti bir tarafadır. Buna kulak veren ondan daha acizidir. Fakat biri Allah için elinden geleni ortaya koymuştur. Allah’ın dini için çabalayan başka insanları eleştirmesi onun hakkıdır. Hatta Müslümanların birbirlerine nasihat etmeleri İslam’ın bize öğretti şeylerdendir. Onun için eleştiri yapan insanların eleştirdiği kimseler karşı en azından bu dine taktim ettiği bir şeyin olması lazım.
3) Eleştiri yapan kimsenin niyetinin ifsat değil de ıslah olduğunu bilmemiz gerekir. İslam hukukunda eleştiri iki kısma ayırılır. Nasihat ve emri bil maruf vardır. Bir de insanların arasını bölmek ve birbirlerine düşman etmek vardır. Zahirinde ikisi de eleştiridir. Nasihat eden ve Müslümanların düzelmesini isteyen insan bunu uluorta yerde yapmaz. Bunu gelip Müslümanın bizzat kendisine yapar. Eleştiren insanlar eğer bunu uluorta yerde yapıyor ve bunu gidip kendi sahiplerine söylemiyorlarsa o zaman bu tip bir eleştiriye kulak dahi vermemek lazım. Çünkü bu ıslah değil Müslümanları birbirine düşürmek için yapılan bir şeydir.
Küfrün Karanlıklarından, Vahyin Aydınlığına…