Ya sev ya terk et diyerek tepki gösterenlere karşı tavrımız nasıl olmalıdır? sorusuna Halis Hoca (Ebu Hanzala) cevap veriyor.
Diğer sosyal medya hesaplarımızdan yayınlamadığımız özel paylaşımlarımızdan güncel olarak haberdar olmak için linke tıklayarak WhatsApp hattımıza abone olabilirsiniz; https://bit.ly/2xHiHzN
Soru:
"Hocam sizi sevdiğim gibi Allah da sizi sevsin. Davet yaptığımız insanlar bize diyorlar ki Suudi Arabistan'a ya da Afrika'ya gidin. Tuhaf tuhaf cevaplar veriyorlar. Onlara biraz nasihat eder misiniz? Biz de onlara diyoruz: 'Burası Allah'ın arzıdır. Sizin terk etmeniz lazım. Ama Allah'a hamd olsun cevapları yok."
Cevap:
Tevhid davetini kabul etmeyen insanların tevhid davetini kabul eden insanlara burayı terk edin demesi bizim zamanımıza özel bir durum değildir.
Tarih boyunca nerede müşrik bir kavim olmuşsa mutlaka muvahhidleri memleketlerini terk etmekle tehdit etmiş veya memleketlerinden çıkarmakla onları tehdit etmişlerdir.
Allah (cc) İbrahim suresinde şöyle buyuruyor:
"Kâfirler, Resûllerine: “Şüphesiz ki ya dinimize dönersiniz ya da sizi yurdumuzdan çıkarır atarız.” demişlerdi. Rableri onlara şöyle vahyetti: “Kesinlikle o zalimleri helak edeceğiz.” (14/İbrahîm, 13)
Yani kardeşim bizim atalarımızdan, babalarımızdan duyduğumuzu kabul edeceksiniz ya da bu diyardan gideceksiniz derler.
Bazen bunu dağa taşa ya sev ya terk et diye yazarlar, bazen bunu o zaman Suudi Arabistan'a git diye söylerler, bu bazen Suriye, bazen ise Afrika olur. Bu tip şeyler söylendiğinde Peygamberler tartışmaya girmemişlerdir.
Kavminden ileri gelen müstekbirler demişlerdi ki: “Ey Şuayb! Seni ve seninle beraber iman edenleri kesinlikle yurdumuzdan çıkarıp süreceğiz. Ya da kesinlikle dinimize geri dönersiniz.” Demişti ki: “İstemesek de mi?” (7/A'râf, 88)
Şirk toplumları ve onları sömüren şirk baronları, muvahhidleri: “Ya sev ya terk et!” diyerek tehdit etmişlerdir. Ya onların üzerinde olduğu batıla razı olup seversiniz ya da zor kullanarak yerinizi yurdunuzu terk etmenizi sağlarlar. Tüm şirk toplumlarının muvahhidleri aynı söylemle tehdit ettiklerine dair bk. 14/İbrahim, 13.
Müşriklerle tartışmadan Şuayb'ın (as) verdiği cevap verilebilir:
“Bizi ondan kurtardıktan sonra sizin dininize dönersek, Allah’a yalan yere iftira etmiş oluruz. Rabbimiz olan Allah’ın dilemesi dışında bizim ona dönmemiz mümkün değildir. Rabbimiz her şeyi ilmiyle kuşatmıştır ve biz yalnızca Allah’a tevekkül ettik. Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında hakla hükmet. Sen, hükmedenlerin en hayırlısısın.” (7/A'râf, 89)
İslam'da zaruret dışında müşriklerle tartışmak yoktur. Bu ahlak bize İslam'dan geçmemiştir.Bu ahlak bize babalarımızdan geçmiştir. Bu ahlak, cedel İslam'da yoktur.
Tartışma yapılmamasına dair ayetler:
"Andolsun ki bu Kur’ân’da insanlar için her türlü örnekten çeşitli açıklamalar yapmışızdır. İnsan her şeyden fazla tartışmacıdır." (18/Kehf, 54)
Allah (cc) Peygamberimize (sav) tartışma konusunda şöyle diyor: Ayetlerimize (alaya alma ve yalanlamayla) dalanları gördüğünde -başka bir söze dalıncaya dek- onlardan yüz çevir. Şayet şeytan sana unutturursa hatırladıktan sonra zalimler topluluğuyla beraber oturma! (6/En'âm, 68)
Peygamberimiz (sav) müşriklerle tartışma yapmak yerine onlara Kur'an ayetlerini okumuştur.
Cahiller sataştığında onlarla tartışmak yerine selam olsun deyin ve geçin:
Rahmân’ın kulları yeryüzünde tevazu ile yürür. Cahiller kendilerine sataştığı zaman: “Selam olsun size!” derler. (25/Furkân, 63)
Müşrikler cahil insanlardır. İnsanlarla tartışıldığında davete zarar verir.
Küfrün Karanlıklarından, Vahyin Aydınlığına…