Müslimler arasındaki güven ilişkisi nasıl olmalıdır? Halis Hoca (Ebu Hanzala)
Diğer sosyal medya hesaplarımızdan yayınlamadığımız özel paylaşımlarımızdan güncel olarak haberdar olmak için linke tıklayarak WhatsApp hattımıza abone olabilirsiniz; https://bit.ly/2xHiHzN
Soru:
Müslimler arasındaki güven ilişkisi nasıl olmalıdır?
Cevap:
Asıl olan, müslimin kendi nefsine bakış açısı neyse, kendi nefsine nasıl güveniyorsa, müslim kardeşine bakış açısı da öyle olmalı, müslim kardeşine öyle güvenmelidir.
Peygamber (sav) müslimlerin birbirleriyle olan münasebetlerini anlatmak için mescitte iki elini iç içe geçirdi dedi ki: “Müslimler birbirlerine destek verirler onların durumu (iç içe geçmiş iki el gibidir) bunun gibidir. Yani bir beden gibi, bir vücut gibidir.” dedi.
Zaten başka bir hadiste de bunu anlatmak için açıkça söylüyor Peygamber (sav): “Müslimlerin birbirlerine olan sevgileri ve duygusallıklarında, merhamet ve şefkatlerinde misalleri bir bedenin durumu gibidir. Ondan herhangi bir organ hastalanır şikayette bulunursa bütün ceset sabaha kadar sıtma hastalığına yakalanmış gibi aynı derde ortak olur.” dedi Peygamber (sav).
Yani Müslimler bir beden gibidir kardeşler, asıl olan budur.
Peygamber (sav) diyor ki : “Müslüman müslümanın kardeşidir, asla onu yarı yolda bırakmaz, asla ona zulmetmez, asla ona hakaret edip onu küçük düşürmez.”
Nasıl ki insan kendine hakaret etmiyor, nasıl ki insan kendisine zulüm etmiyor, Müslüman kardeşine de böyle olması lazım. Bütün bu nasların hepsi bize gösteriyor ki Müslümanların birbirlerine güvenleriyle alakalı durumları bir beden gibi olmalıdır.
Hatta size bununla alakalı pratik bir örnek de söyleyeyim:
Biliyorsunuz Nur suresinde Aişe annemiz bir iftiraya uğruyor, Aişe annemize gelen iftiradan dolayı da Allah (cc) ayet-i kerime indiriyor. Bu ayeti kerimelerin başında normalde şöyle demesi lazım Rabbimizin: ‘Size yakışıyor mu? Bir müslim kardeşinize iftira etmek veya onun hakkında kötü düşünmek.’
Ama ne diyor. Allah (cc) öyle demiyor. “Müslim erkekler ve müslim kadınların kendi nefisleriyle alakalı hayır zanda bulunmaları gerekmez miydi?” Diyor Allah (cc).
Yani sanki Allah (cc) diyor Aişe sizsiniz, siz de Aişe’siniz. Nasıl ki siz kendi nefsinizle alakalı zina töhmetini kendinize yakıştırmıyorsunuz. Hakeza sizin kendinize olan güveniniz gibi müslim kardeşinize de güveninizin olması lazım. Siz kendinize biri zina yaptı dediğinde nasıl öfkelenip kızıp reddediyorsanız bunu Aişe zina yapmıştır dediklerinde de aynı öfkeyi aynı tepkiyi göstermeniz lazımdı diyor.
Ama burada ifadeye çok dikkat edin:
Müslimlerin Aişe hakkında hüsnü zan yapmaları gerekmez miydi demiyor Allah (cc), Müslimlerin kendi nefisleri hakkında hüsnü zan yapmaları gerekmez miydi diyor.
Bu da bize gösteriyor ki müslimler birbirlerine güven ve hüsnü zan konusunda birbirlerini tek vücut olaraktan görmek zorundadırlar. Tabi bu ne zamana kadar karşımızdaki müslim güvenilirliğini yitirmediği müddetçe. Yani bu asıl olandır ama adam yalan söylüyor, adam ticarette üç kağıtçılık yapıyor, milletin borcunu millete ödemiyor, evlenmiş hanımına zulmediyor, müslimlere söz veriyor sözünü yerine getirmiyor, eğer kendisi güvenilirliğini yitirmişse sen ona güvenmeye bilirsin senin hakkındır. Ama müslim kendi kerametini ve onurunu muhafaza etmişse, Alla’ın (cc) ona giydirdiği o İslam süsünü muhafaza etmişse senin üzerine düşen ona güvenmektir, kendine güvendiğin gibi.
Küfrün Karanlıklarından, Vahyin Aydınlığına…